SAYI 16
3 Ekim 2000
20 Ekim 2000
16. Sayıyı
izlemeyi
sürdürün.

GAZETEM

16

Ana
Sayfa

MEDYA PATRONLUĞU DENETİM ALTINA ALINSIN...TV HATALARI: "ARŞİV" YAZMAK ÇOK MU ZOR?...EN BÜYÜK ÇETE İŞBAŞINDA: KORSAN KİTAP ÇETESİ... KANDIRILDIK MI?... BU HABER 18 EKİM 2000'DE HÜRRİYETİM'DE YAYINLANDI... NAMUS BORCU

NAMUS BORCU

ÇANKAYA BELEDİYESİNİ DESTEKLİYORUZ. 
BAHÇELİEVLER'E YAPILMAK İSTENEN 8 KATLI GECEKONDUYU YIKMAK BİR NAMUS BORCUDUR.

Yıllar önce şimdi Anıt Park'ın olduğu yere pazaryeri yapıp Anıtkabir'i pazarcıların çığlıklarıyla boğmak istemişlerdi. Bunu Çankaya Belediyesi engellemişti. Şimdi birileri yine  inat uğruna tam karşısına bir gecekondu yaptılar. 8 katlı bir gecekondu. O gecekondu yıkılmalıdır. Bu Çankaya Belediyesinin Ankara halkına bir namus borcudur.

GAZETEM 20 EKİM 2000

BU HABER 18 EKİM 2000'DE HÜRRİYETİM'DE YAYINLANDI

Bugün Hürriyetim'de bir haber yayınlandı. Haberin jpg formatında ve html kopyaslarınıaşağıda yayınlıyoruz. Haber 18-10-2000'de saat 09:30'da hurriyetim.com.tr adresinden kopyalandı. Haberin küçük bir sorunu var, doğru olmaması.   Yuda Yürüm'e bir suikast girişimi yapıldığı doğru, ancak öldürüldüğü yanlış. Bu yanlış haber yazılırken gözden kaçacak kadar küçük bir ayrıntı değildir.

Kısa süre sonra düzelteceklerini umuyoruz. Basının ne kadar özensiz haber yaptığının bir kanıtı olarak yayınlıyoruz. (Orijinal buyutu için haberlerin üzerine tıklayınız.)

hurriyet20001018_yurum_1s.jpg (39255 bytes)

Aynı haberin Hürriyet'in 18 Ekim 2000 tarihli baskısında da yayınlandığı görülüyor. Aşağıda Ankara baskısının 23. sayfasından alınan haberi yayınlıyoruz  (Orijinal buyutu için haberlerin üzerine tıklayınız.):

hurriyet20001018_yurum_2s.jpg (7641 bytes)

GAZETEM 18 EKİM 2000 (09:45)

HÜRRİYETİM'DEN HABERİN ORİJİNALİ

http://hurweb01.hurriyetim.com.tr/hur/turk/00/10/18/turkiye/17tur.htm

Prof. Yürüm'ü Kışlalı'nın katili öldürmüş

Umut savcısı bir dava daha açtı

ANKARA DGM Savcısı Hamza Keleş, ‘Umut Operasyonu’ soruşturması ile ilgili olarak ikinci davayı açtı. Savcı Keleş'in Rüştü Aytufan'ın yakalanması üzerine hazırladığı ek iddianamede, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın otomobiline bomba koyduğu tespit edilen Aytufan'ın 7 Haziran 1995 günü Musevi cemaatinin başkanı Prof. Dr. Yuda Yürüm'ün öldürülmesi olayına karıştığı belirtildi. Aytufan, Yürüm'ü Kudüs Ordusu örgütünün, ‘‘İsrail hedeflerine saldırı’’ talimatı yüzünden öldürüklerini itiraf etti.

AYTUFAN'IN SUİKAST LİSTESİ

İdamı istenen Aytufan, DGM Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş'e verdiği ifadesinde ayrıca Kışlalı'nın aracına Ferhan Özmen'den aldığı bombayı yerleştirdiğini itiraf etti. Aytufan, Ferhan Özmen'in eylem yapabilecekleri kişileri kendisine söylediğini ifade ederek, ‘‘Bunları Sebahattin Önkibar, Mümtaz Soysal, Doğu Ergil, Hasan Köni, Derviş Günday, Yalçın Işımer, Alparslan Işıklı, Necdet Serin, Önder Sav, Coşkun Kırca, Toktamış Ateş olarak biliyorum’’ dedi. İddianamede, sanıklar Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan ve Oğuz Demir'in, Kışlalı'nın, ‘‘İslam dinine karşı konuşmaları ve değerlendirmeleri ile karşı tavır aldığını ileri sürerek’’ birlikte eylem yapmayı kararlaştırdıkları belirtildi.

İddianamede ayrıca Aytufan'ın, Ferhan Özmen ve Ahmet Kassap ile İran'da silah ve patlayıcı eğitim aldığı da kaydedildi.

Copyright 2000 Hurriyetim

EN BÜYÜK ÇETE İŞBAŞINDA:
KORSAN KİTAP ÇETESİ

  • Korsan yayıncılar kitabı çalıyor...
  • Korsan matbaalar kitabı basıyor...
  • Korsan dağtımcılar kitabı pazarlıyor...
  • Korsan satıcılar kaldırımlarda kitabı satıyor...
  • Korsan okuyucular kitabı satın alıyor...

Bundan daha kalabalık başka çete var mı?

GAZETEM 8 EKİM 2000

KANDIRILDIK MI?

YENİ ÇALIŞMA SAATLERİ UYGULAMASINA SON VERİLSİN. BÖYLECE DAHA ÇOK ENERJİ TASARRUF EDEBİLİRİZ.

Bugünden itibaren kamu kurumlarında yeni çalışma saatleri yürürlüğe girdi? Her kurumda farklı uygulanan çalışma saatlerinin ortak yönü öğle yemeği için yarım saat süre verilmesi oldu.

  1. Bu uygulama ile çalışma saati fiilen yarım saat kısalmış olmayacak mı? (Öğle yemeği için yarım saat tanınmasına karşın birçok kurumda bu süre yetersiz kalacağı için öğleyin ofisler bir saat kapalı kalacaktır.)
  2. Bu uygulama bir ay önceden yapılan "Oruç Saatleri Düzenlemesi" olabilir mi? (O zaman yapsalar tepki alırdı. Şimdi kimsenin aklına gelmez diye düşünmüş olabilirler.)
  3. İşyerlerinde toplu çalışanlar evlerine yarım-bir saat erken gittiklerinde evlerdeki elektrik tüketimi daha çok olmayacak mı? (Yeni durum toplam olarak daha çok elektrik tüketimine yol açmaz mı?)
  4. Bu uyguama nükleer santrala evet denilmesi için bir süredir uygulanan "yıldırma taktiklerinden" biri mi? (Daha önceki kesintiler de nükleer santların ihaleleri öncesine rastlıyordu.)

ACABA BU ŞEKİLDE ENERJİ TASARRUF EDİLİR DİYE KANDIRILDIK MI?

GAZETEM 10 EKİM 2000

MEDYA PATRONLUĞU DENETİM ALTINA ALINSIN

SENARYO 1:
Bir gazete-televizyon patronu düşünün, bir büyük şehrin "Elektrik Dağıtım Şirketi" sahibi...  Elektrik fiyatlarını belirleme yetkisi de hükümetin elinde...  Elektrik Dağıtım Şirketi elektriğe zam istiyor ve hükümet o sıradaki koşulları gereği zam yapılmaması gerektiğini düşünüyor.

Bu durumda ülkede nasıl bir gelişme olur. O medya kuruluşu hükümete karşı nasıl bir tavır alır.

SENARYO 2:
Hemen hemen tüm enerji dağıtım şirketleri medya patronlarının elinde... Şirketle zam istiyor ve hükümet yapmak istemiyor.

Bütün medyayı karşısına alan hükümet ne kadar kararlı olabilir.

Böyle senaryolarla karşılaşmamak için yasal önlemler alınmalıdır:

  • Gazete ve televizyon patronlarının devletle bir iş yapmasına engel olacak "kesin" yasal düzenlemeler yapılmalıdır. (Şu anda olduğu gibi değil)
  • Daha sonraki aşamada gazete ve televizyon patronlarının başka hiçbir iş yapmamaları sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. (Medya patronları bakkal dükkanı bile açamamalıdırlar)
  • Son aşamada basında tekelleşmeyi önleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. (Ya gazete ya televizyon seçimi... Seçtikleri alanda en çok yüzde 20 tiraj veya raiting)

Siyasiler şu anda "korkup" bu yasal düzenlemeleri yapmazlarsa birgün "hiç yapamaz" duruma gelebilirler.

GAZETEM 3 EKİM 2000

TV HATALARI:
"ARŞİV" YAZMAK ÇOK MU ZOR?

Televizyonda bir haber izliyoruz. Üniversitede öğrenciler arasında bir kavga olmuş ve haberle birlikte görüntüler yayınlanıyor. O gün o televizyonumuz oradaki olayı görüntüleyemediği için yayınlanan görüntüler 3 yıl önce başka bir üniversitede başka bir olaya ait görüntüleri kullanıyor.

Bir trafik kazası haberi... Otobüs kamyonla çarpışmış  ancak ekranda bir otomobil kazası. Sözle söylenen mi doğru, görüntüdeki mi?

Eski görüntülerin kullanılmasında hiç sakınca yok ancak böyle kullanmak herşeyden önce AYIP... Bu görüntünün köşesine ARŞİV yazmak çok mu zor. Bunu TRT yapıyor, hatta bazen kimi özel kanallar da yapıyor ancak bazı özel kanallar "yayın anlayışlarına ters düşüyor olsa gerek" kesinlikle ARŞİV yazısı yazmıyor.

Onlar "Halk anlamaz böyle şeylerden. Ne yayınlasak kandırırız" düşüncesiyle yayın yaptıkları  ve ne yazık ki halkımız o kanalları daha çok seyrederek onların bu düşüncesine destek verdikleri için böyle sürüp gidiyor.

Yayın etiği (TRT dışında etik ne demek bilen pek yok) eski görüntülere "ARŞİV" yazma sorumluluğu getirir.

GAZETEM 3 EKİM 2000

         

Gazetem'in 16. sayısı 3 Ekim 2000'de yayınlandı. İçeriğinde en son değişiklik 18 Ekim 2000'de oldu. Son güncelleme 21 Ekim 2000 Cumartesi günü yapıldı
gazetem@lycos.com

Click Here!